‘Yumuşama Türk siyasetine yaramaz’
Biliyorum, Emin Çölaşan Ağabeyimizi, yazılarını özlemişsinizdir. Emin Abi de sizleri ve yazılarını özledi. İnşallah haftaya yazılarına başlayacak. Açıkçası sanki yazarlığa yeni başlayacakmış gibi heyecanlı. Bilgisayar başına geçiyor, yavaş yavaş yazıyor. Yazdıkça da hızlanıyor. Günlük yaşamımızda sıkça “Her şeyin başı sağlık” diyoruz. Ancak sağlıklıyken bu sözleri çoğu kişi önemsemez. Emin Abi’ye de, “Her şeyin başı sağlık” dediğimde şunları söyledi: “Öyle diyoruz, ama başımıza bir iş geldiğinde hayatın gerçek derslerini öğrenmeye başlıyoruz. Benim durumum da öyle. Çünkü, alınan hayat dersleri pahalıya mal oluyor. Herhangi yeni bir aksaklık çıkmazsa önümüzdeki haftadan sonra yazılarıma başlamayı düşünüyorum.”
Emin Abi’ye okuyucularına vereceği mesajı sordum. Söze, “Okuyucularım benim canım ciğerim. Onları çok özledim. Bayramdan sonra buluşmak ümidiyle” dedi. Sağlık durumunu da şöyle anlattı: “Bacaklarımda ve kalçamda kas erimesi var. Hayatım boyunca idman yapmadım, egzersiz yapmadım, yürüyüş yapmadım. Hep masa başında oturarak iş yaptım. Dolayısıyla her tarafım erimiş. Onun sancılarını ve acılarını yaşıyorum. Tedavim devam ediyor. Bütün okuyucularıma da selam ve sevgilerimi iletiyorum.”
UZLAŞMA OLMADAN ANAYASA DEĞİŞMEZ
Son dönemde siyasetteki gelişmeler için yazacağı çok şey vardı. Sağlık durumu nedeniyle yazamadı. Emin Abi ile bayramlaştıktan sonra, “Abi, şu günlerde neler yazardın?” diye sordum. “Yazacak konu çok” dedi ve gündemdeki konuları şöyle yorumladı:
“Türkiye’nin en güncel konularından biri Anayasa değişikliği. İktidar kesimi ısrarla bunu gündemde tutmaya çalışıyor. Bugüne kadar beğenmedikleri bu Anayasa 19 kez değiştirildi. Bu değişikliklerin çok önemli bölümü kendi iktidarları döneminde yapıldı. Anlaşılan o ki bu değişiklik sürecini yine gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
Şimdi burada bir hususa çok dikkat etmek gerekiyor. Yeni Anayasayı referanduma sunabilmek için TBMM’de 360 oy gerekiyor. Doğrudan doğruya değiştirebilmek için ise 400 ve üstü oy gerekiyor. Oysa, TBMM’de AKP’nin 265, MHP’nin 50 milletvekili var. Bunların toplamı 315 ediyor. Dolayısıyla iktidar Meclis’te bu sayıya ulaşamıyor. Bunu gerçekleştirmek için başka partilerden, en başta CHP’den destek almaları gerekiyor. Böyle bir desteğin gelmesi de söz konusu değil. Bu demektir ki uzlaşma olmadığı takdirde Anayasa değişmeyecek.
SÖZCÜ Medya Grubu Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, usta yazarımız Emin Çölaşan’ın haftaya yazılarına başlayacağı müjdesini verdi.
BU SORUNUN YANITI YOK
Burada ikinci bir husus daha var. İktidar partisi, başka bir deyişle AKP ve MHP ortaklığı Anayasa’nın hangi maddelerinin değişmesini istiyor? Bu sorunun yanıtını Türkiye’de hiç kimse bilmiyor. Kendilerinin de bildiği kanısında değilim.
Neyi değiştirecekler? Hangi maddelerle nasıl oynayacakları bilinmiyor. ‘Darbe Anayasası’ diyorlar, özgürlükçü Anayasa’dan dem vuruyorlar, ama defalarca değiştirdikleri Anayasa’ya, nedeni bilinmeyen bir biçimde karşı çıkmayı sürdürüyorlar. Aklı başında hiçbir vatandaşın bunu anlaması mümkün değil.
VERGİ PAKETİNİ REFORM DİYE SUNACAKLAR
Şimdi güncel olaylara bakmak gerekirse Hayvan Hakları Yasa Teklifi önümüzdeki hafta TBMM’ye gelecek. Bunun nedeni sokak köpekleri. Başka bir şey yok. Yani atların, eşeklerin, kedilerin, diğer hayvanların haklarıyla ilgili bir değişme söz konusu olmayacak. O halde tıkandığımız nokta şu: Sokak köpeklerini öldürelim mi, kısırlaştıralım mı? diye partiler arasında anlaşmazlık var. Bu işin fazla uzayacağını sanmıyorum.
Şimdi gelelim başka bir konuya. TBMM’ye vergi paketi geliyor. Yine vatandaşın canını acıtacak bir vergi paketi yine ‘reform” adı altında piyasaya sürülecek. Dolayısıyla milyonlarca insanımızın cebinden yüklü paralar yine vergi adı altında tahsil edilecek. Peki, fiyatlar ne zaman düşecek? Onun kolayını da buldular. 2027 yılında düşeceğini söylüyorlar. Ağzımıza bir parmak bal çalıyorlar.
AKŞENER 180 DERECE DEĞİŞTİ
İYİ Parti’nin kurucu Genel Başkanı Meral Akşener, genel başkanlıktan ayrılmıştı. Şahsen ben ilk yıllarda Akşener’den umutluydum. 6’lı Masa’da iyi işler başardı. İktidara karşı iyi bir muhalefet sergiledi. Onu ciddi ve tutarlı bir siyasetçi olarak gördük. Partisinin başında düzgün işler yaptı. Fakat sonra neler oldu, köprülerin altından nasıl sular aktı, işte o zaman karanlık bir tabloya bürünmüş olduk.
Meral Hanım bir anda çizgisini 180 derece değiştirip iktidar destekçiliğine soyunmaya başladı. Bu tavrını da halen sürdürüyor. Öylesine çelişkili durumlara düşmek, bir siyasetçi için üzüntü verecek bir tablodur. Bir süre önce Saray’a çıktı. Recep Bey ile bir süre görüştü. Saray’a niçin çıktı, kim davet etti, kendisi mi gitmek için başvuruda bulundu, orada bir takım talepleri mi oldu, bunları da bilen yok.
Hiçbir açıklama yapılmadı. Yani tuhaf bir durumla karşı karşıyayız. Ancak sürecin sonunda şunu söylemek mümkündür: Meral Hanım bütün saygınlığını yitirdi. Partisinden her gün milletvekilleri ve üst düzey yetkililer istifa ediyor. Bir genel başkan, kendisinin ve partisinin ayağına ancak bu kadar kurşun sıkıp zarar verebilirdi.
BU SÖYLEDİKLERİMİ BAHÇELİ DÜŞÜNSÜN
MHPGenel Başkanı Devlet Bahçeli için de aynı şeyleri düşünüyorum. Kendisini, AKP iktidarının ve Recep Tayyip Erdoğan’ın fedaisi olarak gördüğü kanısındayım. Bir olay oluyor, daha AKP’den bir ses gelmemişken, küçük ortak Devlet Bey en son sözleri ve tavırlarıyla büyük destek veriyor. Dolayısıyla siyaset piyasasında Meral Akşener gibi Devlet Bahçeli de saygınlığını büyük ölçüde yitirdi. İşin ilginç yanı AKP içerisinde epeyce üst düzey siyasetçi Devlet Bey’i kendi sırtlarına yapışmış ve partilerine zarar veren bir kimse olarak görüyor. Bu söylediklerimi de düşünmesi gereken en başta Devlet Bahçeli’dir.
SİYASETTE YUMUŞAMA OLMAZ
Ben Türkiye’de yıllardır gazetecilik yapıyorsam, Türk toplumu ve siyasetini biraz olsun biliyorsam bu süreçte yumuşama falan olmaz. Göstermelik olarak taraflar biraz daha dikkatli davranıp birbirlerine kibar sözler söyleyebilir ama yumuşamayı hiç kimse beklemesin. Eski hamam, eski tas. Her şey aynen devam eder. Herkes kendi yoluna bildiği gibi gider. Türk siyasetine yumuşama yaramaz.
Örneğin son gelişmelerde söylediklerimin haklı olduğunu bir süre sonra herkes görecektir. Hele Türkiye’nin böyle bir ortamında son seçimlerden zaferle çıkmış olan CHP, yumuşamaya başlarsa toplum onun da hesabını sandıkta sorar.
CHP, yeni bir havaya girdi
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile birlikte CHP’nin yeni bir havaya girdiği kanısındayım. Güzel işler yaptıklarını görüyorum. Emekli mitingi, çay üreticilerinin, buğday üreticilerinin mitingleri güzel eserlerdi. Devlet yönetiminde şimdi CHP yok, ama belediyelerde ağırlığı var. CHP’den beklenen, kendisine bağlı belediyelerde her türlü israfın, yolsuzluğun, hırsızlığın, torpilin kesinlikle ama kesinlikle önlenmesi olacaktır. Aksi halde CHP, bu ağır ortamın altından kalkamaz ve ezilip gider.”